‘Evimi istiyorum’
Herşey yukarıdaki
sloganla başladı. Bir dönem, dargelirlilerin ve göçmenlerin oturduğu semtlerden
olan Kreuzberg’de zuhur buldu olay. Sosyal konutlar satıldılar. Artan kiralar nedeniyle
birçok insan başka semtlere göç etmek zorunda kaldı veya her ay daha fazla para
ödediler. Her ikisini yapamayanlar ise, 2011 yılında ‘Evimi istiyorum’
insiyatifi kurarak sokaklara çıktılar. Semtin en hareketli meydanında bir
‘tahta gecekondu’ bile kurup, mücadelerini sürdürdüler ve sabırlı çalışma 2017
senesinde semeresini verdi.
Başkent Berlin’de
1990’de koalısyon kuran SPD (Sosyal Demokrat Parti) ve PDS (Demokratik
Sosyalizm Partisi, şimdiki Die Linke / Sol Parti) sosyal konutları, ‘eskidi, tamir etmek
pahalı’ diyerek satmaya başladılar. İlk etapta, 2003 yılında 65 700 ev satıldı.
Uluslararası alanda faaliyet gösteren Vonovia
ve Deutsche Wohnen adlı büyük
şirketler aslan payını kaptılar. Bu güne kadar 482 000 ev ve işyeri özelleştirildi. Ve akabinde durmadan artan ev
fiyatları, spekülasiyonlar sonunda kiralar
gittikçe zıvanadan çıktı. Ortaya çıkan dayanılmaz durum, birşeyler yapmak istiyen kişileri, grupları
biraraya getirdi. Sayısız toplantılar, gösteriler, yürüyüşler neticesinde, 2017
yılında çalışmalar sonuçlandı ve çevre aktivisti İran kökenli Rouybah Taheri ve
Alman Michael Prütz, Sol Parti ve Yeşiller, biraz da Sosyal Demokrat
Partililerin desteğini alarak, bu günki insiyatifi ‘Deutsche Wohnen und Co enteignen ‘ (Alman Evleri adlı şirketi ve
benzerlerini mülkiyetsileştirin) diye çevrilebilinecek insiyatifi hayata
geçirdiler ve mücadele başladı. Yukarıda zikredilen Firmanın sadece Berlin’de
110 bin konutu var. İnsiyatif, 3000 evin üzerinde kiralık ev bulunduran tüm
emlak şirketlerinin elindekilerini satın alınarak, Eyalet mülkiyetine geçmesini
savunuyor.Toplam 243 bin konut.
Nasıl olacak?
‘Uluslararası
Emlak Şirketlerini dize getirmek kolay mı’ diye soranlar çok. İnsiyatife göre,
Federal Anayasa’da bunun yolu var. 15. Madde: ‘Halkın zaruri çıkarları
gerektiriyorsa toprak ve üstündeki mülkiyet toplumsallaştırılabilinir.’ Berlinlilerin
yüzde 57,6’sı, 26 Eylül’de yapılan seçimlerle birlikte bu talebi uygun bulup,
onayladı. Reformun gerçekleştirilmesi kurulacak yeni, daha doğrusu eski Sosyal Demokrat, Yeşiller ve Sol Parti Eyalet
Hükümeti’nin elinde. Ne demişler, ‘Bizim köyde ‘iti’ öldürene sürütürler.’
Hatayı yapana düzeltirirler.
Seçim öncesi, sözkonusu Koalisiyon 20 bin evi almak için
pazarlıklara başlamıştı. Tabi ki sattığının üç misline.Hareketin sözcülerinden
R. Taheri Eyalet Televizyonuna verdiği demeçte, ‘Senato bu evleri (240 bin) almak
için 29-39 milyar arası bir meblag ödemek istiyor. Oysa, Berlin Eyalet Yasası ve
Federal Anayasasının 15. Maddesine dayanarak
daha da ucuza alınabilir. Anayasa Mahkemesi buna yeşil ışık yaktı. Çünki
toplumun çıkarına olan bir devletleştirme söz konusu. Konutların
sosyalleştirınce, gereksiz kazançlar sözkonusu olmayacağı için kiralar düşecek,
varolan şişirilmiş konut fiyatları da düşecek. Bu evler 15 yıl öncesi Eyaletin
malıydı ve halkın vergileri ile inşaa edildiler. Senato’nun o zaman yaptığı
hatayı düzeltmek istiyoruz. Büyük emlak şirketleri çok az yeni konut yapıyor. Eski
evleri alıp, yüksek fiyata kiraya veriyorlar. Bu durum Berlin’de ucuz konut
bulmayı gittikçe zorlaştırıyor. Halk Oylaması Senato tarafından hayata
geçirilirse, Berlinli kiracılar derin bir nefes alacaklar’ diyerek, topun kimde
olduğuna işaret etti.
Fotograflar ve yazı: Cömert Mirza
Kommentare
Kommentar veröffentlichen
Görüş